Barok sanatının önemli isimlerinden biri olan Artemisia Gentileschi, 8 Temmuz 1593’te İtalya’nın Roma kentinde dünyaya geldi. Sanat becerilerinin çoğunu ressam olan babası Orazio’dan alan Artemisia, daha küçük yaşlardayken babasının atölyesinde eğitim almaya başladı ve olağanüstü eserler yaptı. Artemisia’nın bu kadar yetenekli olması herkesi şaşırtmıştı. Artemisia öyle güzel resimler yapıyordu ki, o dönemde kadınlar ressam olarak kabul görmezken o, Floransa’da Accademia di Arte del Disegno’ya kabul edilen ilk kadın oldu.
Ne yazık ki Artemisia’nın hayatı peri masalı gibi geçmedi. 12 yaşındayken annesini kaybeden Artemisia, bundan 5 sene sonra babasının meslektaşı olan Agostino Tassi tarafından tecavüze uğradı. 17. Yüzyılda İtalya’da kadın bir ressam olması zaten onun için zor bir durumken aynı zamanda tecavüze uğraması da onun hayatını alt üst etmişti. Tecavüz davaları onun başarılarına biraz gölge düşürse de davanın sonunda kazanan, asla pes etmeyen Artemisia oldu. Yaşadığı trajik olaylardan mıdır bilinmez, bu güçlü İtalyan Barok sanatçısı, eserlerinde İncil ve mitlerden alınan birçok güçlü ve acı çeken kadın karakteri konu edinmiştir. En eski imzalı eseri olan Susanna ve Yaşlılar’ı 1610 yılına tarihlenmektedir.
En bilinen eseri Yudit’in Holofernes’i Katledişi, korkunç ve kanlı bir biçimde Holofernes’in kafasının kesilmesini konu edinir. Erken dönem eserleri devrimci ve isyankar bulunurken ressamlık kariyerinin ikinci yarısında yaptığı resimleri daha duygusal ve zarif olarak nitelendirilir. Artemisia 1656’da Napoli’de öldüğünde yaklaşık 40 yıllık resim serüveninden 34 eseri sanat tarihine armağan etmişti.Yaşadığı çağda kadınların konumunu düşünecek olursak, kadınlara umut veren ve bizlere muhteşem eserler bırakan güzel ve güçlü Artemisia’ya minnettarız.